Abdal Murad’ın kabri Bursa’nın güneyinde, dağ yamacında, kireç ocağının üstünde tek servinin bulunduğu yerdedir. Burada hali hazırda zaviye ve türbenin kalıntıları vardır. Bursa’nın her tarafından görülen bu yerde ona yeni bir kabir yapılmıştır. Abdal Murad, Abdallar zümresinin ileri gelenlerinden olup Hak rızası için gaza edenlerdendir. Horasan’da doğmuş, Buhara’dan gelmiş, şu anda türbesinin bulunduğu yere post sermiştir. Kırklardandır. Bulunduğu yerden Bursa kalesini gözetlemiş, Orhan Gazi ile Bursa’nın fethinde bulunmuş, maddi ve manevi ardımları olmuştur. Fetihten sonra vefat etmiş ve ilk yerleştiği yerde, türbesinin bulunduğu yere gömülmüştür. Abdal Murad’ın menkıbelere konu olan dört arşın uzunluğundaki tahta kılıcı ile yılan başlı tunç topuzunun XVII. yüzyılda türbede bulunduğu söylenmekte ise de, XIX. yüzyılın sonlarında bunların ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman, genel inanışa uyarak Abdal Murad’ın türbesini ziyaret ettiği zaman kılıcın üçte birini kestirmiş ve kestirdiği parçayı Hz. Muhammed ve halifeleri ile onların büyük serdarlarının saray haziresinde bulunan silahlarının yanına koydurmuştur.36 Eskiden burada esnafın peştamal kuşanması sebebiyle bir çeşit ayin, eğlence ve kutlama hareketi karışık olarak yapılırdı. Buna “tânie” veya halk dilinde “tehniye” ya da “tâmie” denilirdi. Tânie, genellikle Abdal Murad veya Akçağlayan mevkilerinde
yapılırdı. Günümüzde yaz aylarında buraları birer mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Peştamal kuşanma törenlerinde dini ibadet yapıldıktan sonra önde şeyh efendi, arkada usta olacak kalfalar olmak üzere Abdal Murad’ın türbesine girilip duadan sonra salevât getirilir ve evliyaya verilen değer şu şekilde ifade edilirdi: “Destini destime vergildestikeremdir, Allah bir dedik, pervane geldik, yüzümüz dergâha döndük, kıblemiz dergâh, gün kubbe altında yeşil seccade üzerinde, erenler meyanında, sizler huzurunda peştamal kuşanıp bir murat almaya geldik. Şeyh efendi, Ahi Baba, yiğit başlı ihtiyar ne buyurursunuz?” Bu konuşma tekbirlerle devam ederdi. Duada geçen “4444 tabakatı erenler” ifadesi de evliyanın sayısı hakkındaki bilgi açısından dikkat çekmektedir. Duadan sonra kalfalar ve çıraklar esnafın en yaşlısının ve ustalarının ellerini öperler, ihtiyar usta da; “Allah mübarek etsin oğlum, sanatında doğru ol!” şeklinde nasihatte
bulunurdu.37Bursa’daki esnaflar, tıpkı birer okul gibi disiplin altında çıraklık, kalfalık ve
ustalık aşamalarını geçip uzun yıllar sonra işyeri açabilirlerdi. Çıraklar kalfalık hakkı kazanınca, ustası esnafa ve devlet ricaline haber verip, bir tatil günü Abdal Murad gibi mesire yerlerinde halkın da katılımıyla toplanılıp yemekler pişirilir, oyunlar oynanır, güreşler yapılırdı. Peştamal kuşanma törenlerinin masrafı da esnaf sandığından karşılanırdı.38 Bu törenler esnafın arasındaki birlik ve kardeşliği sağlamak bakımından ve sanatkârların birbirine sevgi ile bağlanmaları yönünden çok iyi bir hareket olarak değerlendirilmekte idi.39Diğer taraftan, sıkıntıdan kurtulmak isteyen ve çeşitli dileği olan kadınların Abdal Murad’ı ziyaret edip çaput bağladıkları belirtilmektedir.40 Yaygın geleneklerden birisi de, mezarların başındaki kutsal sayılan bir ağaca bez bağlanmasıdır. Bu konuda Bursa’da ilginç bir olay anlatılmaktadır. Tophane’de önceleri Ramazan topları atılırken, topun içine paçavra konulurdu. Top atıldığında ise bu paçavralar çevredeki çalılara takılınca Bursalılar ağaçların dilek ağacı olduğunu düşünerek, bez bağlayıp adak yapmaya başlamışlardır.41
yapılırdı. Günümüzde yaz aylarında buraları birer mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Peştamal kuşanma törenlerinde dini ibadet yapıldıktan sonra önde şeyh efendi, arkada usta olacak kalfalar olmak üzere Abdal Murad’ın türbesine girilip duadan sonra salevât getirilir ve evliyaya verilen değer şu şekilde ifade edilirdi: “Destini destime vergildestikeremdir, Allah bir dedik, pervane geldik, yüzümüz dergâha döndük, kıblemiz dergâh, gün kubbe altında yeşil seccade üzerinde, erenler meyanında, sizler huzurunda peştamal kuşanıp bir murat almaya geldik. Şeyh efendi, Ahi Baba, yiğit başlı ihtiyar ne buyurursunuz?” Bu konuşma tekbirlerle devam ederdi. Duada geçen “4444 tabakatı erenler” ifadesi de evliyanın sayısı hakkındaki bilgi açısından dikkat çekmektedir. Duadan sonra kalfalar ve çıraklar esnafın en yaşlısının ve ustalarının ellerini öperler, ihtiyar usta da; “Allah mübarek etsin oğlum, sanatında doğru ol!” şeklinde nasihatte
bulunurdu.37Bursa’daki esnaflar, tıpkı birer okul gibi disiplin altında çıraklık, kalfalık ve
ustalık aşamalarını geçip uzun yıllar sonra işyeri açabilirlerdi. Çıraklar kalfalık hakkı kazanınca, ustası esnafa ve devlet ricaline haber verip, bir tatil günü Abdal Murad gibi mesire yerlerinde halkın da katılımıyla toplanılıp yemekler pişirilir, oyunlar oynanır, güreşler yapılırdı. Peştamal kuşanma törenlerinin masrafı da esnaf sandığından karşılanırdı.38 Bu törenler esnafın arasındaki birlik ve kardeşliği sağlamak bakımından ve sanatkârların birbirine sevgi ile bağlanmaları yönünden çok iyi bir hareket olarak değerlendirilmekte idi.39Diğer taraftan, sıkıntıdan kurtulmak isteyen ve çeşitli dileği olan kadınların Abdal Murad’ı ziyaret edip çaput bağladıkları belirtilmektedir.40 Yaygın geleneklerden birisi de, mezarların başındaki kutsal sayılan bir ağaca bez bağlanmasıdır. Bu konuda Bursa’da ilginç bir olay anlatılmaktadır. Tophane’de önceleri Ramazan topları atılırken, topun içine paçavra konulurdu. Top atıldığında ise bu paçavralar çevredeki çalılara takılınca Bursalılar ağaçların dilek ağacı olduğunu düşünerek, bez bağlayıp adak yapmaya başlamışlardır.41