Osman Bey yaşlandığı sıralarda, bir gün Orhan ile bugünkü Işıklar Askeri Lisesi’nin bulunduğu tepeden, surlarla çevrilmiş şehri seyrederken Saint Elie Manastırı’nın güneşte parlayan gümüş kubbesini oğluna göstererek: “Oğul, beni bunun altına defnedersin.” Şeklinde bir vasiyette bulunmuştur. Nihayet şehir zaptedilmiş, Osman Bey vefat etmiş135, sonradan cami haline getirilen manastıra defnedilmiştir. Daha sonra aynı kubbe altına Orhan Bey de defnedilmiştir.136 Gümüşlü kubbenin depremde (1855) yıkılması üzerine Sultan Abdülaziz tarafından bugünkü şekilleri ile iki türbe yaptırılmıştır. Osman Gazi’nin sandukasına da, şimdi Topkapı Sarayı Müzesinde olan “Murassa Nişan-ı Osmanî” madalyasını takmıştır.137 Türbesinde Orhan Gazi ile beraber Cem Sultan’ın oğlu Şehzade Korkut, Fatma Hatun, Musa Çelebi ve isimleri tespit edilemeyen 14 mezar vardır. Türbe zemininde manastırın kalıntısı çini mozaikler hala durmaktadır. Türbeler, burada yatanların tarihi kişilikleri sebebiyle binlerce yerli
ve yabancı kimse tarafından ziyaret edilmektedir. 1999 Marmara depremi öncesinde Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerinde 40 kadar erenin, Bursa’nın depremden etkilenmemesi için dua ettiklerinin görüldüğüne dair rivayetler, depremden sonra halk arasında anlatılmıştır.138 Yine, Tophane civarında çalışan iki işçi aynı depremden üç dakika kadar önce türbelerin arasından geçerken, nur yüzlü, beyazlar giyinmiş bir ihtiyarın Kur’ân okuyarak dua ettiğini görünce, gecenin bu vaktinde ne yaptığını sorduklarında, “biraz sonra burada çok büyük bir felaket olacak, onun için dua ediyorum” cevabına gülüp geçmişler, fakat biraz sonra deprem olmuştur.
Dönüp baktıklarında ihtiyarı görememişlerdir.139 Osman Gazi ve Orhan Gazi türbeleri sünnet çocukları tarafından da ziyaret edilmektedir.